“Bana öyle geliyor ki erkeklerin zayıf ve tehlikeli oldukları nokta, kibirleri. Kadının bir merkezi vardır, bir merkezdir kadın. Ama erkekler öyle değil, onlar erişmektir, uzanmaktır. O yüzden uzanırlar ve bir şeyler koparırlar, bunları etraflarına istif ederler ve ‘ben buyum, ben şuyum, bu benim, şu da benim, benim ben olduğumu size kanıtlayayım’ derler. Ve bunu kanıtlayayım derken de bir çuval inciri berbat ederler.”Yukarıdaki cümleler Vera’ya ait; Victoria isimli gezegene sürgün edilen Şantiyeliler arasındaki bilge kadın. Dünya’da hiç bir şey yolunda gitmeyince bir grup insan başka bir gezegene sürülürler. Haksızlıklardan, ölümlerden, kötülüklerden kaçan bu insanların yeni gezegenlerinde de benzer haksızlıklarla karşılacak olmaları çok şaşırtıcı değildir aslında. Şehirde yaşayan “soylu ve üstün” insanlar ile kasaba da yaşamak zorunda olan ve şehrin bütün işlerini de yürüten Şantiyeliler eninde sonunda sürtüşecektir. Bu sürtüşme arasında kalan kadınlar ise ne erkekleri tek başına bırakacak kadar zalim olabiliyorlar ne de sürtüşmelerin önüne geçecek kadar kuvvetleri var. Bütün olan biten çekişme, her zaman olduğu gibi erkekler arasında yürüyor. Anne, baba, çocuk, arkadaş gibi rollerin önem kazanığı ama sınırlarının da çizilmeye çalışıldığı bu yeni dünyada şehirde yaşayanlar aslında daha çok tutsak gibidirler. Kurallar, gelenekler, yasalar, yapılması gereken işler, alınması gereken kararlar… hiç kimsenin kendisini tanımak için vakti yoktur. Bu açıdan kasabada yaşayanlar çok daha şanslıdır. Her ne kadar şehirdekilerin yaşaması için kendilerine verilen görevleri yapmak zorunda kalsalar da yine de tek kaldıklarında özgürdürler. Yaşam yerlerini değiştirmek istediklerinde şehirdeki yöneticilerin buna onay vermeyeceğini bildikleri halde kendi isteklerini şiddet göstermeden ısrarla vurgularlar. Tabii çatışma kaçınılmazdır.LeGuin, benim en sevdiğim yazarların başında gelir. Bu aslında ilginçtir çünkü feminist yazarlardan hiçbir zaman hoşlanmamışımdır. Ancak LeGuin, pek çoğundan farklı olarak mesajlarını, anlatmak istediklerini, kadın ve erkek olmanın anlamını gözünüze sokarak, ders şeklinde anlatmaz. O’nun bir hikayesi vardır, kadınlar ve erkekler bu hikayenin içinde rollerini alırlar. Ne demek istediğini hissedersiniz, hak da verirsiniz ve zerre kadar rahatsızlık duymazsınız. Belki de bu yüzden çağımızın en önemli fantastik / bilimkurgu yazarlarından birisi olarak her yazdığı kitap ses getirmiştir. Balıkçıl Gözü, açıkcası bayılarak okuduğum bir kitabı değil. Yerdeniz Üçlemesinden sonra hemen hemen hiçbir kitap aynı tadı vermiyor zaten. Üstelik bu ince kitap okunması zor bir kitap. Kişiler, olaylar, ilişkiler dikkatle, gözden kaçırılmadan okunmalı. LeGuin’in yazdığı bir kitaba olumsuz yorumda bulunmak zordur; ama sanki öykü ya daha erken bitmeliymiş ya da bu kadar erken kesilmemeliymiş hissi yarattı bende. Bu arada çevirmenin “Tanrı” yerine “Allah” kelimesini seçmesi kitapta çok sırıtıyor ama onun dışında bir hata görmedim.Kısacası kararsız kaldığım bir kitap oldu. Ancak kadın – erkek ilişkileri ya da genel olarak feminizm hakkında farklı bir tarz görmek isteyenler için şiddetle önerebileceğim bir kitap. Ne olursa olsun bir LeGuin kitabı.
This is one of the weaker - if not the the weakest - LeGuin book that I've yet read.Not to see that it was bad, just that I found myself skimming more than usual and just a little bored. About halfway through I knew that the way the book ended would seal it as either terrible or passable, as it looked like it was heading in one of two ways, both of which I found to be a little too simplistic. Thankfully, she didn't take either of those paths and so I wasn't quite disappointed...just a little bored.The world had great potential out of the gate, but she didn't do much with it. The focus here was on the characters with a little on politics, gender roles and cultural baggage (?). I wasn't sure what LeGuin's position on non-violent resistance was going into it, so I wasn't sure exactly where she was going. The initial MC is certainly foreshadowed to either fail or succeed spectacularly - each of which would have spoke to the two sides of that coin. Instead, she takes an ambling middle road, which is closer to how I feel about it, and made for a more emotionally and politically interesting story.That said, the resolution was kinda "literary" in the sense that it left more things open than I'd like from a (rather short) book like this.THREE STARSWorth reading if you're a fan or just want something quick, but not awesome.Note: There is a neat bit about her writing process on this book (that has a major spoiler) that puts things into a better context for me, but I have to agree with another bit on that wiki page - it's one of her "minor" works.
What do You think about The Eye Of The Heron (2003)?
The people of the City arrived on the planet Victoria by one-way spaceship, exiled from Earth, convicted criminals. Many years later the People of the Peace arrive in the last such spaceship, also exiled, but by choice. They form a town and call it Shantih, but the people of the City call it Shanty - deftly contrasting the views of the City folk and the townfolk. Over time the People of the Peace have become the peasants of a feudal society in microcosm but now confrontation is coming. The People of the Peace apply their principles of nonviolent non-co-operation. Where will the confrontation lead the colonists of Victoria to? THIS REVIEW HAS BEEN CURTAILED IN PROTEST AT GOODREADS' CENSORSHIP POLICYSee the complete review here:http://arbieroo.booklikes.com/post/33...
—Robert
I normally don't read science fiction outside the small sect of young adult dystopian novels; I am glad I decided to venture into the somewhat unknown. I heard of Ursula LeGuin through a booktuber, her channel is called "books and pieces," and she is a maestro of all things sci-fi. I must say this novel was not only an easy read but also quite thought provoking. Issues about gender, race, and violence are frequently mentioned throughout the novel. My only issues with the book are that it is too short, and the reader never discovers the mysterious animal mentioned within the last ten pages! Lastly, I would like to mention the writing style of the novel because after one reads the novel it becomes evident it was written in the seventies. It has the same classic science fiction feeling similar to Ray Bradbury. I recommend this novel to anyone who wants to get there feet wet in classic science fiction because this novel is a breeze yet still holds a definite meaning.
—Devyn Maugel
Not my favorite LeGuin novel, but still (of course) lovely. Not sure what didn't appeal to me - nothing, maybe, but nothing really grabbed me, either. I wanted more of the principles of the People of the Peace, more of the history, more of the world? I loved the telling of the story of the great march - that was the core of the whole book, and could have stood alone as a short story, but was more powerful integrated as the core story of the people in the novel. This was a bit like a combination of the Hainish cycle and the Dispossessed political history, and I'm not sure it worked that well. No regrets, though. I'll read anything she writes. And I'll probably read it again some time later and see if I get a different feeling.
—Sarah