3,5 starshttp://illekitap.blogspot.com.tr/2014...Ve ve ve... bu ilgi çekici, sevimli kapaklı kitabı... Evin Hanımı'nı okudum ve cidden çok sevdim :)Gerçekten güzel bir kitaptı, film izler gibi akıp gitti... Okuru sıkmayacak, kolay okunan, dili akıcı ve konusu ilgi çekici bir kitaptı. Ki yazarın dili kadar çevirmenin de bunda katkısı olduğunu düşünüyorum, kusursuz bir çeviri sunmuş bize çevirmen.Hatırlar mısınız bilmem ama okurken bana hep küçükken severek izlediğim "Küçük Ev" dizisini hatırlattı. Komşuluklar, yardım severlikler, diyaloglar, okul, eğitim... Bu yüzden şahsen kitabı çok daha keyif alarak okudum diyebilirim. Hatta zaman zaman o diziye gidip geldim :) Şu zamanda olmasa da ve bizim ülkemizde yaşanmamış olsa da eski zamanlarda diğer ülkelerde böyle hayatlar vardı bunları hep duyduk ya da okuduk ve bu durum kitaba gerçeklik hissi katıyor ve bir okur olarak kitaba ayrı bir sempati duymamı ve ayrı bir değer vermemi sağladı. Martha'nın ve Cornway'lerin davranışlarını sinir bozucu, çocukların davranışlarını sevimli ve Ned'in ölümünü üzücü ve Nellie&Jack'in Mossgrove'u yaşatmak için verdikleri emekleri ve Kate'in Kitty için yaptıkları ise hayranlık uyandırıcydı... Kitapta kısaca Ned Phelan öldükten sonra Mossgrove'daki hayatı konu alıyor ama bununla kalmıyor oradaki diğer insanları da anlatıyor. Kate Phelan'ın çevresindeki insanları, küçük Nora ve Peter Phelan'ı...Çiftlik hayatlarını, insanların günümüzde neredeyse hiç tanık olmadığımız komşuluklarını okuyoruz. Babası ölen iki küçük çocuğun bir çiftliği ayakta tutmak için çalışması, annelerine çiftliği satmamasrı için karşı çıkmaları bunun yanında Kate'in bir ortaokul yapılması için çabası, çiftliği isteyen Cornway'leri ve bir çiftlikte hayat nasıl onu okuyoruz. Okurken aynı anda birçok duyguyu hissettiren nadir kitaplardandı. Kendimi elime çekirdiğimi almışım karşıma Küçük Ev'i açmışım ve onu izliyormuşum gibi hissederek keyifle okudum. Bu türdeki kitapları severim, şimdi bilmeyenler türünü sorabilir diye diyorum çağdaş kadın edebiyatında kategori edilebilecek bir kitap.
Çeviri fena değildi ama imla hataları, kapağın kitap içeriğiyle alakasız olması vs. yayınevinin yeterli özeni göstermediği fikrini oluşturdu bende.Anlatılan yumuşak, sıradan bir öyküydü. Bir ev, bir okul ve bir de Kitty'nin öyküsü anlatılıyordu. Bu üç kolun bir yerde kesişmesini bekledim ama öyle olmadı. Zaten her şey çok kolay çözümlendi. Böyle olunca da bence kurgu çok basit kaldı. Yazarın doğa sevgisi, çiftlik hayatını anlatışı güzeldi. Karakterlerin bazıları anlamsızca ''kötü'' bazıları da ''iyi'' olsa da yazarın karakter yaratmada da fena olmadığını düşünüyorum. Mutlaka alın okuyun diyeceğim bir kitap değil ama kafa dağıtmalık pembe kitaplar içinde en dolusu. İrlanda'nın kadın yazarlarını seviyorsanız Alice Taylor'ı da sevebilirsiniz.
What do You think about The Woman Of The House (1997)?
Laurie wrote: "I read this and the sequel and enjoyed both a lot. I love these kind of stories!"I'm so glad you liked them. I'm trying to finish up some other things so that I can start on them. So glad that "great minds think alike" thing applies to us!
—Sally
I tend to romanticize certain things citydwellers are ignorant about, like milking cows and village life. But Alice Taylor describes how tough farm work can be and how petty village life can be while still giving it all a wistful and comforting sense. This author was recommended to me by someone in a position to confirm that she really does write with accuracy about her subjects. This novel centers around a family that undergoes some tragedies, with highlighting of the importance of the role of the woman of the house. In the end, it wasn't the woman I was expecting. Everything wraps up tidily but I imagine in a small community, being forced to actually be a community, this isn't unusual.
—Eh?Eh!