Daha önce de bahsettiğim gibi her ne kadar yazar kitabın sonunda biraz açıklama yapmış olsa da neresi kurmaca neresi gerçek bilinmemesi çok can sıkıcı bir nokta. Bunun dışında ben kendimi bu kitap tarafından aldatılmış ve biraz da kaba bir tarifle “kazıklanmış” hissediyorum . Kitabın tanıtımında Nietzsche’den, Breuer’den, Freud’dan, Salome’den bahsediyor onları bir araya getirecekmiş gibi yapıyor sonra gösteriyor ama elletmiyor. Son 20 sayfada bile ha Freud gelecek şimdi ha şimdi Salome gelecek olaya el atacak diye bekledim durdum. Olacak iş mi bu arkadaş? Ben Salome ve Freud’un bu kadar az kullanılmış olmalarını şiddetle kınıyorum. Eline mi yapışacak sanki. Madem bu kadarını kurguluyorsun (uyduruyorsun demek istiyorum burada) neden diğer karakterlerden vazgeçtin ki? Freud ‘un Nietzsche’nin rüyalarını yorumlaması ne kadar da ilgi çekici olurdu oysa. Buradan o yetkililere seslenerek kitabın bu yönlerinin düzenlenmesi gerektiğini bildiriyor ve sadece Salome, Freud ve Nietzsche arasında geçen uzun sohbetleri anlatan en az birkaç bin sayfalık yeni yeni kitaplar arz ediyorum. Olmaz böyle!!!! Her şeye rağmen kitap gayet güzel ben çok beğendim. En azından Nietzsche hakkında bir fikir edindim ve acaba hangi kitabıyla Nietzsche’ye giriş yapsam diye kara kara düşünürken bu kitapla düşünceleri hakkında genel bir fikir sahibi oldum. Ve kesinlikle çok kısa bir süre içinde Böyle Buyurdu Zerdüşt’ü okuyacağım, Yazar Nietzsche’yi oğlum Zerdüşt diyerek anlatıp durdu. Kitaptan edindiğim izlenimlere göre ve haddim olmayarak Nietzsche’nin düşünceleri hakkında yorum yapacak olacaksam eğer şunları söylerim:Nietzsche gibi düşünür nasıl olur da Kadınların Özgürlük Mücadelesine açık bir destek vermez, evlilik hakkında bu kadar geleneksel düşünebilir. Salome’den bahsederken onu sahiplenme arzusu içinde ancak Salome hiç böyle bir şeyi kabul eder mi? Etmez tabi boş yere uğraşmasın. Çocuk yetiştirme konusu da biraz acayipti. Nasıl geçiyordu kitapta hemen…. Sayfa 325 (benim Kindle’ın sayfa sayısına göre): "Bir baba olarak göreviniz bir başka benlik, daha yüce bir şey üretmektir. Bir yaratıcı üretmektir.” Yorum yapmak istemiyorum zira çocuk yetiştirme sırasında nasıl bir yaratıcıdan bahsettiğini anlayabilmiş değilim.Şunu: " Ölümden sonra yaşam yoktur, bu yaşamın varması gereken bir hedef, kıyamet günü yargıları yoktur.” dedikten sonra neden bu Nietzsche intihar etmek yerine hastalık yüzünden aklını yitirip ölmeyi tercih etmiş acaba? Evet, kitapta doğuracağı kitaplardan bahsediyordu ancak bu gerçekten yaşama sebebi olabilir mi? Şahsen bu dünyanın anlamsızlığından bunalmış halde bulunmaktan dolayı ben o kadar acı içinde kıvransaydım dayanamazdım…Bu daha uzar da uzar… Gerek yok hiç. Kitabın anlatım özellikleri ve çeviri açısından kendimce değerlendirmem gerekirse ben çevirmenin işini hakkıyla yerine getirdiğini düşünüyorum, kitabın İngilizce orijinaline bakma fırsatı bulamadım ama dil kusursuzdu bence. Amor fati nedir diye düşünürken çevirmenin zaten cümle içinde anlamı verdiğini gördüm tabi bunu anlamak için önce wikipedia’ya girip anlamına akmam gerekiyordu. Ayrıca bu baca temizleme işi çok hoşuma gitti, gerçekten konuşabileceğim birini bulursam mutlaka deneyeceğim. Bundan sonrası kitaptan alıntılar….page 18 "Tek bir şey için görev sözcüğünün söz konusu olabileceğini düşünüyorum; o da özgürlüğümün korunması. Evlilik ve ona eşlik eden sahip olma duygusu ve kıskançlık, ruhu tutsak eder. Bunlar benim üzerimde asla egemenlik kuramayacak." page 23 “Evlenmek mi? Hayır, hiç de bana göre değil! Size söylemiştim. Belki yarı zamanlı bir evlilik bana uygun olabilir, ama bundan daha bağlayıcı olmamalı.” page 26 "Yüzü kızaran tek hayvan bizler değil miyiz?” page 28 “Ama bizler toplumsal kısıtlamaları reddeden ve hür düşünen idealist insanlarız. Kendi ahlâki yapımızı oluşturabilme yeteneğine sahip olduğumuza inanıyoruz.” page 52 "Ah, şu entelektüellerin üç milimetrelik iris aralığından beynin içine tüm bu bilgileri aktarmak için sarf ettikleri bitip tükenmeyen çabalar.” page 65 "Zaman hapishanesinden kaçmanın bir yolu yok muydu? page 83 “Bir anlık hayvani zevkin ardından saatlerce kendimden iğrenmek, çiftleşmeden doğan iğrenç protoplazmalardan temizlenmeye çalışmak bence hiç de, nasıl demiştiniz, ‘organizma bütünlüğü’ne götürecek bir şey değil.” page 92 “Ölüm güç bir şeydir. Ölümün son iyiliği, bir daha ölümün olmamasıdır, diye düşünürüm her zaman.” page 113 "Hepimiz bazen birileriyle o kadar yakınlaşırız ki dostluğumuzu ya da kardeşliğimizi hiçbir şey engellemiyormuş gibi görünür; bizi ayıran küçücük bir köprü vardır, hepsi o kadar. Ama tam sen bu köprüye adım atacakken sana şu soruyu sorsam: Bu köprüyü geçip bana gelir misin? İşte o anda artık bunu istemeyiverirsin; sorumu tekrarlasam öylece suskun kalırsın. O andan itibaren aramıza dağlar ve azgın nehirler girer; bizi ayıran ve birbirimize yabancılaşan duvarlar örülüverir önümüzde ve bir araya gelmek istesek de artık yapamayız. Ama o küçücük köprüyü düşündüğünde, sözcüklere sığmayacak kadar büyüyüverir gözünde; yutkunur ve şaşar kalırsın." page 142 "Ama daha derinlere inin, sonunda sevdiğinizin onlar olmadığını göreceksiniz: Siz bu sevginin içinizde yarattığı duyguları seviyorsunuz! Siz arzuyu seviyorsunuz, arzu edilen şeyi değil." page 231 "Ruhunda sükûnete kavuşmak ve mutlu olmak isteyen insanlar inanmalı ve iman etmelidir, ama hakikatin peşindeki insanlar iç huzurundan vazgeçip yaşamlarını bu sorgulamaya adamak zorundadır." page 231 "Rahatlık ve gerçek sorgulama arasında seçiminizi yapmak zorundasınız! Eğer bilimi seçerseniz, doğaüstü şeylerin teselli veren zincirlerinden kurtulmak isterseniz, eğer iddia ettiğiniz gibi inançlardan sakınıp, tanrısızlığı benimserseniz, o zaman inananların o küçük rahatlamalarının özlemini duyamazsınız! Tanrıyı öldürürseniz, onun tapınağına sığınmaktan da vazgeçmek, orayı terk etmek zorundasınız!” page 232 "Sorun bakalım, kimler daha emniyette, kimler daha rahat, kimler sonsuza dek mutludur? Ben size yanıtı söyleyeyim: Yalnızca sığ zihinli olanlar, yani sıradan insanlar ve çocuklar!” page 234 "Sana kim rahatlamayı vaat etti?" page 234 "Hayır, problem huzursuzluk değil. Asıl problem yanlış bir konuda huzursuzluk duyman!" page 235 "Bertha zihninize kanca atmasaydı ne düşünüyor olurdunuz?" page 237 "Ona, hakikat âşıklarının fırtınalı ya da çamurlu sulardan korkmayacağını öğretmeye çalışıyorum." page 237 "Asıl korkulması gereken sığ sulardır!" page 277 "Ayrıca öfkenin ifade edilmesini de önemle vurguluyor. Bugün benden, Bertha’ya on farklı şekilde hakaret etmemi istedi. En azından bu yöntemi anlayabiliyorum. Öfkenin boşaltılması fizyolojik açıdan bakılınca mantıklı geliyor: Beyin kabuğu içinde biriktirilen enerjinin periyodik olarak boşaltılması gerekir. Lou Salome’nin mektuplarla ilgili anlattıklarına göre bu, onun en çok tuttuğu yöntem." page 284 “Yaşlı, buruş buruş, yalnız. Kalbi iyi çalışmıyor. Ama hâlâ yaşama hırsıyla dolu. Bir keresinde ona bu hırsının kaynağını sordum. Bana, yeni doğmuş, henüz ağlamayan bir bebeği havaya kaldırmak ile ona yaşam tokadı atmak arasındaki an olduğunu söyledi. O gizemli anda, var olma ve kayıtsız kalma arasında dikildiği anda tekrar yaşama bağlandığını söyledi.” page 285 "İhtirastan vazgeçmek zorunda değilsiniz. Ama ihtiras duyacağınız koşulları değiştirmelisiniz.” page 300 "Düşman çok güçlü; inancın alevi, ölüm korkusu, unutulma ve anlamsızlık gibi bitmez tükenmez bir yakıtla besleniyor." page 320 "Sonsuzluğu düşünün. Arkanıza bakın, geçmişin sonsuzluklarına baktığınızı hayal edin. Zaman ezeli; zaman sonsuza dek geriye uzanıyorsa, olabilecek her şey, zaten daha önce olmuş şeyler değil midir? Şu anda geçen her şey daha önce de aynı şekilde geçmiş değil midir? Burada yürüyen her neyse, bu yoldan daha önce geçmiş olmalı, değil mi? Bu zaman sonsuzluğunda her şey önceden geçmiş ise Josef, içinde bulunduğumuz şu an bu ağaç dallarının arasında fısıldaşmamıza ne diyeceksiniz? Bu da daha önce olmuş bir şey değil midir? Sonsuza dek geriye uzanabilen zaman, sonsuza dek ileriye doğru da uzanmaz mı? Şu anda, her anda, her şeyi bir daha, bir daha yaşıyor olmuyor muyuz?” page 323 "Ölümsüz olan bu yaşamdır, bu andır. Ölümden sonra yaşam yoktur, bu yaşamın varması gereken bir hedef, kıyamet günü yargıları yoktur. Bu an sonsuza dek varlığını sürdürür ve tek seyirciniz siz, yalnızca sizsiniz.” page 324 “Nefret ediyorum!.”Breuer neredeyse haykırmıştı. “Sonsuza dek, yaşamadığım duygusuyla, hiç özgürlük tatmadığım yaşam fikri, içime dehşet salıyor.” “O halde,” diye öğütledi Nietzsche, “bu fikri sevecek şekilde yaşayın!” page 324 "Kendini özgür kılmak kutsal bir hayır demektir, ödeve bile.” page 325 "Bir baba olarak göreviniz bir başka benlik, bir başka Josef değil; daha yüce bir şey üretmektir. Bir yaratıcı üretmektir.” page 325 "Evlilik bir hapishane değil, içinde daha yüce bir şeylerin yetiştirildiği bir bahçe olmalıdır. Belki de evliliğinizi kurtarmanın tek yolu onu bitirmektir.” page 325 “Evlilik bağı kutsaldır. Yine de...Evlilik bağını koparmanız, onun sizi koparmasından daha iyidir!” page 337 "Ödev, adap, sadakat, fedakârlık, özgecilik, kibarlık; bunların hepsi de insanı uyutmaya yarayan ninnilerden başka bir şey değil, hem de öyle bir uykuya yatırıyor ki kimse bu uykudan uyanamıyor, uyansa da ancak yaşamının sonuna geldiği an oluyor bu." page 337 "İşte o an, insanın hiç yaşamamış olduğunu öğrendiği an oluyor." page 357 "Düşmanını doğru seç." page 383 "Öldüğünüzde, bedeninizin günlerce hatta haftalarca bulunmayacağını, ancak bir gün bir yabancının burnuna gelen iğrenç bir kokuyla keşfedileceğini bilmek nasıl bir şey biliyor musunuz? Kendimi yatıştırmaya çalışıyorum." page 384 "Oğlum, Zerdüşt doğmak için sabırsızlanıyor. Belki de Lou, dokuz ay önce, beynimin kıvrımlarına Zerdüşt’ün tohumlarını bıraktı." page 385 "Kendimden iğreniyorum, böyle bir kadına kapılmama yol açan duygulara öfkeleniyorum.”
Nietzsche demystified. Should you read this book? Yes, if you’re reading this review, because most likely, then, you’re interested in Friedrich Nietzsche’s ideas’, psychology, and/or psychoanalysis. It is strong on each of those topics. It is an interpretation, pure speculation, but the larger ideas – the philosophy of Nietzsche, the benefits of friendship, and the benefits of talking honestly and openly with someone, what I call “fearless communication,” are legitimate. Nietzsche is often not understood, or misunderstood; but here is what I gleaned about the man’s ideas from Yalom’s novel.1.tGod was invented by man (= humans.)2.tReligion is a dodge – a wrong path taken by weak minded people.3.tPeople benefit from their sicknesses and illnesses, always.4.tAltruism (helping others) is a power play that benefits the helper and weakens the helped – because it places the helped in debt to the helper, who then feels superior. Thus, it makes the helper feel good about him or herself, while robbing the helped the opportunity to become who they truly are. Nietzsche’s main point: “Become who you are.”5.tLife is always a contest, i.e. a competition.6.tNo pain, no gain.7.tNo one embedded in a culture [social, say marriage; corporate, say any job; or institutional, say the police, military, and even academia] can choose freely.8.tA major problem is that people feel discomfort in the wrong thing.9.tMan is divided into two groups: Those who wish for peace; and those who wish for truth. One must choose between comfort and true inquiry.10.tConfessions are for the confessors benefit, not the recipients.11.tDespair is the price one pays for self-awareness.12.tWhatever does not kill you makes you stronger.13.tBecome who you are.14.tThe cause of your sickness, or illness, is secret to the self.15.tWomen are false saviors.16.tConsciousness [normal everyday] is only the translucent skin covering existence: The trained eye can see through it—to primitive forces, instincts, to the very engine of the will to power. (see #5)17.tAll motives spring from a single source – the drive to escape oblivion (= to be forgotten. To leave no clear trace that you were here.)18.tTrue Friendship is the joining together in the search for higher truths.19.tYour task is to die at the right time. ( = Be who you are and live as you should, by your own will. Consummate your life, and then you can ‘die at the right time’.)20.tChoose your life (= the way you live.) Don’t let it be assigned to you.21.tTime is a flat circle. You will live your life over and over again, an eternal recurrence, if you haven’t evolved to a place of freedom, wherein you actually choose and create your life. (= The Law of Attraction.)22.tDuty is a euphemism for using others for your own enlargement. (see# 4 &7, 17)The plot/story is secondary to the revealing of Nietzsche’s philosophy. It posits that Freud might well have read Nietzsche, and together, with the intermediary, Breuer, they sort-of uncovered the unconscious, and the healing power of psychoanalysis. It, the plot, could have happened. In the end (of the story) Breuer and Nietzsche help each other understand their obsessions with what might be called ‘Phantom Lovers’; which is in itself intriguing. I loved this book. Winter 2014
What do You think about When Nietzsche Wept (2005)?
Il libro è basato su una interessante idea narrativa, incentrata sulla psicanalisi e sulla filosofia, che prende spunto da alcuni personaggi e fatti noti e li intreccia in modo molto coinvolgente con situazioni immaginarie. Yalom immagina che Joseph Breuer, medico realmente vissuto a Vienna alla fine dell’ottocento, sia chiamato a curare il filosofo Friedrich Nietsche, sofferente di fortissime emicranie ed abbattuto dal fallimento di una relazione amorosa; Nietzsche però non vuole sottoporsi alla "cura del parlare", come la chiama Breuer, perché questo lo porrebbe in posizione di sudditanza nei confronti di qualcuno, cosa contraria al suo pensiero. La "cura del parlare" in effetti non è altro che una sorta di psicoanalisi, anche se questa tecnica non è ancora stata sancita e diffusa da Sigmund Freud, amico e confidente di Breuer.Quello che ne scaturisce è una interessantissima analisi reciproca tra il medico ed il filosofo; si scopre lentamente che entrambi convivono con un'ossessione amorosa che li tormenta. Joseph usa al massimo la sua dialettica per convincere il filosofo ad accettare la terapia, ma alla fine per riuscire a curarlo è costretto a mettersi lui stesso nelle mani dell'altro e della sua visione disincantata della vita.Attraverso dialoghi intensi e una trama avvincente, l'autore ci conduce per mano alla riflessione su questioni filosofiche, psicoanalitiche, sulla natura umana, sulla fatica di mettersi in discussione, sulla volontà di affrontare la sofferenza per perseguire un'idea superiore, in generale sul pensiero di Nietzsche."La vostra vita l'avete vissuta? O ne siete stato vissuto? L'avete scelta? O ne siete stato scelto? L'avete amata? O vi è dispiaciuta? Ecco che cosa intendo dire quando vi chiedo se avete consumato la vostra vita. L'avete usata a fondo?"E' un libro emozionante, il resoconto di un viaggio tra terapeuta e paziente in cui, ad un certo punto, i ruoli sembrano invertirsi.I dialoghi serrati descritti da Yalom tra queste due menti eccelse sono semplicemente impressionanti per la lucidità, la razionalità, la profondità di pensiero, l’empatia, la strategia, la capacità di gestire i conflitti. I due si fronteggiano come durante una partita a scacchi; ad ogni frase d’attacco dell’uno corrisponde una risposta difensiva dell’altro che a sua volta contrattacca, in un vorticoso testa a testa avvincente. Breuer, medico che tra l'altro fu il primo a utilizzare l'ipnosi e la psicoanalisi, si mostra in tutta la sua umanità; scopriamo infatti il suo innamoramento per Anna O., una delle pazienti più famose di Freud ma prima paziente di Breuer, rischiando di gettare al macero la sua vita per questo amore fragile e impossibile. Il tema delle relazioni umane è centrale nel libro. Breuer ne sostiene l’importanza come unica possibilità di realizzazione, mentre Nietzsche vede ogni rapporto umano come una minaccia che distoglie l’uomo dai suoi obiettivi. Solo verso la fine, un poco alla volta l’algido filosofo si lascia andare, fino ad arrivare ad un pianto liberatorio. La relazione che nasce tra i due passa dalla fiducia, alla stima reciproca, per poi trasformarsi in una vera e propria amicizia.Yalom nella post-fazione sostiene che i due personaggi non si siano mai incontrati, ma alcuni ipotizzano che l'incontro possa essere avvenuto realmente, visto che i periodi coincidono. In ogni caso l'atmosfera che si crea vedendo i due uomini uno davanti all'altro, con le loro idee, la loro grandezza, ma anche le loro debolezze è magica e affascinante.“Le lacrime di Nietzsche” è un libro molto bello, piacevole, affascinante, istruttivo che ha il merito di farci ragionare su molti dei nostri comportamenti, oltre che introdurci (o rammentarci) i tratti fondamentali del pensiero di questo grandissimo filosofo.Butto lì considerazioni che mi hanno colpito:- Evitare di guardare troppo indietro, perché il tempo dei bilanci è un tempo vano, ridicolo e sfuggente- Il matrimonio ideale esiste soltanto quando non è necessario per la sopravvivenza di ciascuna delle due persone- La chiave per vivere bene è prima di tutto volere ciò che è necessario e poi amare ciò che si è volutoFanno pensare...
—Roberto
Много добре е преплетена философията на Ницше с художествената измислица, така че се получава чудесен роман. Харесва ми, че не беше само философско дърдорене, а разказ, в който имаше практични съвети за много житейски или по-скоро психологически проблеми. Има върху какво да се разсъждава. А и чисто биографичната информация за живота на Ницше ми беше доста интересна. Мисля, че Ървин Ялом прави революционно ново писане - използване на чиста философия с художествена измислица, поднесена в един добър, интелигентен стил. Нямам търпение да прочета и другите книги на Ървин Ялом.
—Kaloyana Slavova
Too much fiction, too little philosophy. Ironically, somewhere in the book Nietzsche abhors the idea of reading the recast philosophy. That's why he learned Greek. Drinking from the source spring rather than the still water in the carafe, he learned to read the firsthand writings and then the philologer became a philosopher. Keeping this point in your mind, imagine if you can learn Nietzsche's philosophy by reading merely the excerpts of his early works quoted now and then in the text.Even so, the book is interesting and has handful of surprises. The idea of bringing Nietzsche and Breuer together and setting a novel is certainly appealing. Furthermore, the quoted aphorisms are indeed intriguing and somehow weakly philosophical. I also admit that every iconoclast is still a human: same passion, same points of weakness. One should not expect to encounter superheros (ubermenschen) in the novel, even if the main characters are indeed intellectual giants.The presented topics and subjects, namely:a) the love-triangle of Lou, Fritz, and Paul and how this relationship- once a Pythagorean as Nietzsche in former times named it- afflicts the philosopher,b) the nightmares of Breuer, Freud's tutor,c) Lou's weltanschauung, etc.are also interesting.However, I find the book an average one. Perhaps, the book could be more impressive if the author had chosen a humbler title instead of what he finally came up with. The present title of the book, i.e. 'When Nietzsche Wept', sounds too strong. Although, I might be the one who expects too much of such a title and this might be my own illusion. Regardless of this, there is still one objective point of weakness in the book, viz. Nietzsche's ridiculous and banal remedial processes as they appear in the midst of the novel. This part is certainly out of the place.
—khashayar